Ana içeriğe atla

2026'da Piyasaları Ne Bekliyor? -1-



Piyasalarda herkes bezmiş durumda.

Dolar alan yerinde sayıyor. 

Gayrimenkul alan yerinde sayıyor.  

Altın alan aylardır bekliyor. 

Kriptodan medet umanlar bir yukarı iki aşağı!

Birikimler günbegün enflasyona karşı eriyor. 

Borsada herkes patinaj yapıyor. 

BIMAS gibi endekste ağırlığı yüksek hisselerle BIST100'ü 11.200'e taşıdılar. 

Fakat birçok hisse senedinin fiyatı 2023'teki fiyatının bile aşağısında.

Zararla satanlar. 

Kol kes yapanlar. 

Umudunu kaybedenler. 

İntihar edenler…

Maalesef bunlar piyasanın gerçekleri. 

Kötümserlik hakim. 

Ancak ben iyimser taraftayım. 

Tünelin ucunda ışığı görüyorum. 

Birkaç işaret fişeği atıldı. 

Nedenlerini anlatacağım. 

Not artırımları istikrarlı ve sağlam bir şekilde başladıysa, notumuz yatırım yapılabilir seviyeye çıkana kadar ara düzeltmelerle zikzak hareketi devam edecektir. 

Unutmayın yarın bir olayla 9800'e inebiliriz!

Ama geniş perspektifte BIST'in hedefi yeniden 500$'dır. 

2013'ten beri bu rakamı görmedik. 

Faizden alacağını alan yabancı yatırımcının borsada yeniden yatırıma başlayacağını ve 2025 Kasım-Aralık ayına kadar borsamızın 20.000'li rakamları göreceğine inanıyorum. 

2003-2013, 2013-2023 yılları arasındaki gelişmelere bir bakın.

Ve o kadar olay, pandemi ve yıkıma karşın bazı hisselerin nereden nereye geldiğine bir bakın. 

Bu süreç sonuna kadar Koç Grubu, Sabancı Grubu, Oyak Grubu, İş Grubu ve Aselsan şirketlerinde öncelikle sert bir ralli, ardından bedelsizlerin gelmesini bekliyorum. Özellikle Koç Grubunun bedelsiz yapması kaçınılmaz.

Onlar öncülüğünde başlayacak bir yükseliş ve bedelsiz hareketi, şimdiki düzeltme ve baskılama sürecini daha anlamlı kılacaktır. 

Bu kadar baskının başka izahı olamaz. 

Temettü birikimi yapan küçük yatırımcı için de iyi olacaktır. 

Bu fiyatlardan birikim yapması zor oluyor çünkü. 

2026 yılına yaklaşınca piyasalara karşı biraz daha temkinli yaklaşacağım. 

Zaman içerisinde bunun nedenini bir sonraki  yazımda daha ayrıntılı bir şekilde işleyeceğim.

Kısa vadede temkinli orta ve uzun vadede doğrulara sabrettikçe yolun başında olduğumuzu söyleyebilirim. 

Kısa vadede borsada para kazanır kaybedersiniz.

Orta ve uzun vadede ise değer yatırımı ve sabırla zengin olursunuz. 


Sevgilerimle. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hintli Rahul'un Altın Rüyası

Bir zamanlar Varanasi şehrinin dar ve yoksul sokaklarında, Ganj Nehri’nin kıyısında yaşayan bir adam vardı. Adı Rahul’du. Rahul, eşi ve üç çocuğuyla derme çatma kerpiç bir evde yaşardı. Ailesine bakmak için her gün nehre iner ve sularını eşeleyerek altın parçacıkları arardı. Nehir, yüzyıllar boyunca zengin toprakları taşıdığı için altın da taşıyabilir, diye düşünüyordu. Bu düşüncesinde haksız da değildi. Her seferinde olmasa da, eleğin dibinde birkaç parça altın çamurun arasından ona göz kırpabiliyordu. Büyük bir sevinçle onları yıkayıp kesesine koyardı. Sonra malzemesini bir güzel yıkayıp evinin yolunu tutardı. Belli bir miktar biriktirdikten sonra onları eritip iki ayrı levha haline getirirdi. Altını eritip kalıba döküşünü karısı ve çocukları uzaktan büyük bir merakla izlerdi. Levhaları soğutunca onları parlatır ve meraklarını gidermeleri için onlara verirdi. Küçük kızı ve karısı gözleri ışıldayarak altının güzelliğine hayran hayran bakarlardı. Ne kadar da güzellerdi. Sonra Rahul alt

SÜMERLERİN EN AHLAKLI İNSANI KASAP DUMUZİ'NİN HİKAYESİ

  Sümer topraklarının bereketli şehirlerinden biri olan Lagaş'ta, Dumuzi adında genç bir kasap yaşardı. Dumuzi, kasaplık mesleğini babasından öğrenmiş, küçük yaşlardan itibaren hayvanları nasıl dikkatle seçip kestiklerini, nasıl etleri temiz bir şekilde hazırladıklarını gözlemlemişti. Babası ona hep, “Kasaplık sadece hayvan kesmek, eti kemikten ayırmak değildir. İnsanların sofralarına helal lokma koymak, onlara güven vermek ve ahlakla çalışmak demektir,” diye tembihlerde bulunurdu. Babası ölünce Dumuzi, babasının mirası olan bu dükkânı devraldı. Genç adam sadece babasının işini sürdürmekle kalmayıp, mesleğini ahlaki değerlere dayandırarak bir adım ileri taşımayı hedefledi. Dumuzi, etin tazeliğine ve kalitesine çok önem verirdi. Şehirdeki diğer kasapların çoğu, ellerinde kalan etleri uzun süre bekletir, hatta bozulmuş eti satırla çekip, çeşitli bitkilerle kokusunu bastırır, satmaya çalışırdı. Ancak Dumuzi, asla bu yolu seçmedi. “Namus ve ahlak, kazandığın altından daha değerlidir,”

Zenginliğe Giriş Dersleri 3: Birikim Yapmanın Dayanılmaz Hafifliği

  İki hafta önce Antalya’da düzenlenen küçük çaplı bir bayi toplantısına davetliydim.   Yanılmıyorsam 6 Temmuz akşamıydı. Çıkışta buraları iyi bilen, genç müteşebbis dostum Murat ısrar etti: “Hocam Millilerimizin maçı kaçmaz. Mutlaka izleyelim.” “Olur” dedim. Kırmadım. Ne yalan söyleyeyim, ben de izlemeyi çok istiyordum, ama biraz yorgundum. Konyaaltı’nda sahil boyunca birkaç mekâna girmeyi denedik ama ne mümkün! Hınca hınç dolu her yer. “Hocam bir de millette para yok diyorsunuz, bakın halk hep dışarıda!” diye takıldı bana Murat. “İnşallah maç bitmeden bir yerlere otururuz” diye karşılık verdim ben de. Biraz bozuldu. Mekanların ve AVM’deki yiyecek-içecek, giyim bölümlerinin sürekli dolu olmasının nedenlerinden biri Türkiye’deki ortalama %5’lik “kaymak tabaka”dır.   İkincisi dışarıdan gelen gurbetçiler ve turistler, üçüncüsü de, herkese ekmek su gibi dağıtılan yüksek limitli kredi kartlarıdır. Kredi kartı faizlerinin yükselmesiyle kartlar arasında aktar-dönder yapanların bir s