Sümer Şehir Devletlerinin hüküm sürdüğü Mezopotamya’nın verimli topraklarında, Fırat nehrinin kıyısında, Anuki adında bir çiftçi yaşıyordu. Anuki, Ur şehrinin en gözde ve en bereketli tarlalarına sahipti. Her yıl tarlasında buğday ve arpa eker, güneşin kavurduğu topraklardan alın teriyle mahsul toplardı. “Bunlar hep çocuklarımın geleceği için!” diyerek, eline aldığı başakları göğe doğru kaldırır, tanrılara şükrederdi. Çalışmayı sevmeyen, tembel üç oğlu vardı. “Matematik sevmezsiniz, okulu istemezsiniz, tarlada çalışmazsınız! Ne olacak bu gençlik, ah ah!” diye diye tek başına her işe koştururdu. Topraklarını ve mallarını kaybetmekten çok korkuyordu. Çünkü bu zengin topraklar, yalnızca çiftçilerin değil, eşkıyaların ve açgözlü hükümdarların da ilgisini çekiyordu. Topladığı buğdaya el konulması korkusuyla Anuki, sürekli endişe içinde yaşıyordu. Bazı geceler ambarda buğday çuvallarının arasında yatıyor, sabahlara kadar gözüne uyku girmiyordu. “Buğdayı elde etmek bir dert, onu muhafaza et
Sümerlerden Babillere Kadim Uygarlıkların Zenginlik Sırları